Haşimato Hastalığı8 min read
Haşimato hastalığı bir Tiroid bezi hastalığıdır. Tiroid bezi, boynun ön tarafında, gırtlağın altında bulunan ve iki ayrı bölümden oluşan bir salgı bezidir. Tiroid, T3 (Triiyodotironin)ve T4 (Tiroksin) ve Kalsitonin denilen hormonları salgılayarak vücudumuzdaki çeşitli kimyasal olayları düzenler. Beyinde bulunan Hipotalamus bölgesinden salgılanan TRH (Triotropin salgılayıcı hormon) beynin hipofiz bezine giderek buradan TSH (Tiroit uyarıcı hormon) adlı bir hormonun salgılanmasına yol açar. TSH, vücudun ihtiyacına göre yeterli miktarlarda T3 ve T4 salgılanmasını sağlar. Bu hormonlar, hücre büyümesi ve çoğalması gibi işlevler için büyük önem taşır. T3 ve T4 hormonlarının kemik gelişimi ve büyümede, enerji dengesinin sağlanmasında ve aynı zamanda cinsel fonksiyonlar için önemli rol oynarlar.
Haşimato hastalığı, otoimmun hastalık olarak tanımlanır. Otoimmun (bağışıklık) sistemi vücudumuza giren yabancı maddelere karşı direnç geliştirerek antikorlar aracılığı ile vücudu bakteri, virüs gibi zararlı etkenlerden korunmasında rol oynar.
Haşimato hastalığında otoimmun sistem tiroid bezi dokularını zararlı doku olarak algılar ve otoimmun sistem antikorlarının tiroid bezini tahrip etmesine sebep olur. Bu antikorlar Anti-Tirioperoksidaz (Anti-TPO) ve Antitiroglobolin (Anti-TG) olarak adlandırılır. Bu arada tiroid bezinin tahribi sonucu birçok iltihap hücresi dokulara yerleşir. İltihap sonucu tiroid hücreleri tahrip olarak, azalınca da bez küçülür ve hormon yapacak hücre kalmaz ve sonunda tiroid hormon yetmezliği(hipotiroid) ortaya çıkar. Bu hastalarda yıllar içinde tiroid bezi gittikçe küçülür. Başlangıçta ufak bir guatr ve kanda anti-TPO antikor yüksekliği varken TSH, T3 ve T4 hormonları normaldir. Daha sonra zaman içinde hastalık ilerledikçe önce başlangıç halinde tiroid yetmezliği (sadece TSH yüksek, fakat T3 ve T4 normal) sonra tam tiroid yetmezliği (TSH yüksek, T3 ve T4 hormonları düşük) gelişir.
Guatr
Tiroid bezinin büyümesi guatr olarak adlandırılır. Bu durum genellikle iyot eksikliğinden kaynaklıdır. Bunun ile birlikte bazı mikroplar ve kimyasal maddeler de tiroit bezinin büyümesine yol açabilir.
Tiroid bezinden salgılanan T3 ve T4 hormonlarının yapısında bulunan iyot, yeterince alınamayınca T3 ve T4 hormon düzeyleri düşer. Bu süreçte hipofiz bezi üzerinde T3 ve T4 hormonu salgılanmasını aktive etmek için TSH hormonu yüksek miktarda salgılanır. Bu durum tiroid bezinin fazla çalışmasına ve şişmesine sebep olur. Tiroit bezindeki büyüme yaygın olarak tüm bezi etkileyebildiği gibi, nodüller bir şekilde de olabilir. Nodül içeren guatr hastalığına “nodüler guatr” denir. Tiroit bezinin büyümesine rağmen çalışmasında sorun yoksa bu da “basit guatr” olarak adlandırılır. Basit guatr herhangi bir şikâyete sebep olmayacağı gibi şişlik sebebi ile yutkunma güçlüğü, ses kısıklığı gibi rahatsızlıklara sebep ola bilir.
Guatr hastalığının kontrolünde ultrason, sintigrafi ve biopsi teknikleri kullanılarak, Nodüller var ise kanser riski olup olmadığı araştırılır.
Tiroid Nödülleri
Tiroid bezi içerisinde oluşan nodüllerin % 5’i kanser riski taşır. Bu nedenle belirli aralıklarla tiroid muayenesi, eğer nodül varsa yakın takibi çok önemlidir. Tiroid içerisinde tek nodül olması, çok sayıda olmasına oranla daha yüksek kanser riski getirir. Nodülün orta hatta olması, hızla büyümesi, çevreye yapışık ve 4 cm’den büyük olması kanser riskini arttıran özelliklerdir. Tiroid nodülleri ultrason yardımı ile yapısının ortaya konulması gerekir. Tiroit sintigrafisi, nodüllerin kanser riskini belirlemede yardımcı diğer bir tetkiktir. Tetkik sırasında verilen radyoaktif maddenin düşük düzeyli ve dağınık olarak tutulduğu nodüllere “soğuk nodül” denir. Sintigrafide soğuk nodül görülmesi kanserle uyumlu bir bulgu olarak kabul edilir. Şüpheli durumlarda nodüle iğne biyopsisi yapmak gerekir. Kesin tanı, biyopsi örneğinin mikroskobik incelemesiyle konur.
Haşimato Hastalığının Sebebi ve Risk Altındaki Bireyler
Haşimato hastalığına sebep olan otoimmun sistem tahribatının neden meydana geldiği günümüzde hala araştırılan bir konudur. Araştırmalar doğrultusunda genetik faktörlerin rol oynadığı hastalığı geçirmiş bireylerin ailelerinde de hastalığın oluştuğu görülmüştür. Aynı zamanda besin alışkanlığı yüzünden fazla miktarda iyot alan bireylerde Haşimato hastalığı gelişme olasılığının fazla olduğu izlenmiştir. Çeşitli enfeksiyonlar ve stres ve üzüntünün hastalığın gelişmesinde rol oynadığı düşünülmektedir.
Haşimato hastalığı görülme olasılığı kadınlarda erkeklere oranla daha fazladır. 30 – 50 yaş arasında sık görülse de hayatın herhangi bir döneminde de gelişe bilir.
Haşimato Tiroiditi ile Birlikte Sık Görülen Hastalıklar
- Haşimato tiroiditi; hipogonadizm (seks hormonlarında azalma),
- Addison hastalığı (böbreküstü bezi yetmezliği),
- Diyabetes mellitus (şeker hastalığı),
- Hipoparatiroidizm (paratiroid hormon düşüklüğü-kalsiyum düşüklüğü)
- Pernisiyöz anemi (B12 vitamini eksikliğine bağlı kansızlık) ile birlikte sık görülür.
- Çocuklarda Haşimato hastalığı olursa büyüme gecikmesi, kemik yaşında gecikme ve yüksek kolesterol düzeyleri saptana bilir.
Haşimato Hastalığı Belirtileri:
Erken dönemde:
- Hâlsizlik,
- Unutkanlık, uykuya meyil,
- Kas ağrıları ve kramplar, eklem ağrıları,
- Aşırı üşüme,
- Kabızlık,
- Kuru cilt, saç tellerinde incelme, tırnaklarda incelme ve kolay kırılma,
- Adet düzensizliği ve belki kısırlık veya düşük sebebi olabilir.
Geç dönemde:
- Konuşmanın ağırlaşması, yavaşlaması, seste kalınlaşma,
- El-yüz ve ayaklarda ödem (şişlik),
- Tat ve koku almada azalma,
- Kilo alma (çok nadir kilo kaybı da olabilir),
- Cilt renginde solukluk,
- Kaşların yan taraflarında incelme hatta dökülme,
- Dilde kalınlaşma,
- Nabızda yavaşlama…
Hastalar genellikle geç dönem şikâyetleri ile doktora başvururlar.
Haşimato Hastalığı Tanısı:
Tanı ilk etapta tiroid bezi muayenesi veya ultrasonografi yardımı ile tiroid bezinde büyüklük olup olmadığı veya ele gelen nodüler yapıların olup olmadığı noktasında değerlendirilir.
Kanda biyokimya bakılarak Anti-TPO, Anti-TG antikoru ve T3, T4 ve TSH hormon düzeyleri incelenir. Genellikle Haşimato hastalığının teşhisi,
Anti-TPO (Anti-tiroit peroksidaz) ve Anti-TG (anti-tiroglobulin) antikorlarının yükselmesiyle konulur. Hastalığın başlangıcında, tiroit bezindeki hasara bağlı olarak T3 ve T4 hormon düzeyleri düşük TSH düzeyi yüksek belirlene bilir.
Tiroid bezi içerisinde nodüler yapılar izlendiğinde sintigrafi ve biyopsi tetkiklerine başvurula bilir.
Tiroid sintigrafisi’nde “düşük düzeyli ve dağınık aktivite tutulumu” tipiktir. Ancak çok farklı görünümler de olabilir. Özellikle, tiroid bezinin çok çalışıp hormon ürettiği (hipertiroidiye yol açan) hastalıklarda, sintigrafi faydalı olabilir.
Haşimato Hastalığı Tedavisi
İlaç Tedavisi
Haşimato hastalığının sebep olduğu tiroid hasarını yok edecek bir tedavi yoktur. Hastalığın sebep olduğu guatr ve tiroid bezi yetmezliği bulgularının yol açtığı hormonal dengeyi sağlamak amacı ile sentetik Levotiroksin hormonu kullanılır. Tiroid hormonunun dışarıdan alınması, tiroid bezinin dinlenmesine sebep olduğu için, tiroid bezi daha az çalışmakta, bu sâyede yıkım da bir miktar yavaşlamaktadır. İlacın dozu, TSH,T3,T4 hormon durumuna göre ayarlanır. Bu yüzden hastanın düzenli olarak kontrollerle hormon tetkiki yapılarak değerlendirilmesi şarttır.
Bunun ile birlikte hastalığın sebep olduğu mineral eksiklikleri (B12 Eksikliği, Çinko eksikliği vb.) var ise uygun bir tedavi planı uygulanarak ilaç yardımı ile bu mineral takviyesi yapıla bilir.
Günde 100-200 mikrogram selenyum doktor kontrolünde tedavi planında değerlendirile bilir.
Bitkisel Tedavi
Tiroid hastalıklarına karşı dereotu kürü öneren Saraçoğlu bu kür ile birkaç mm boyutunda olan nodüllerin yok edilebileceğini belirtmektedir. Haşimato hastalığı ise yoğurt otu kürünün faydalı olduğunu belirtiyor.
Dereotu kürü için;
3 ay boyunca uygulanması gereken bu bitkisel
uygulamada; Sabah, öyle ve akşam saatlerinde her öğünden en az 15 dakika kadar önce 1 yemek kaşığı taze ve yeşil dereotunu çiğnemeniz gerekiyor.
Yoğurt otu kürü için;
Malzemeler
- 5 gram yoğurt otu
- 1 su bardağı su
Hazırlanışı
Bir su bardağı klorsuz içme suyunu kaynatıp, beş gram yoğurt otunu ekleyerek beş dakika kısık ateşte bekletildikten sonra süzerek bir kaç damla ağzınıza alın ve gargara yapın. Geri kalan suyu için. Bu kür bir ay boyunca düzenli olarak uygulanmalıdır.
Kaynaklar: