Alternatif Tıp4 min read
Geçmişten bugüne kadar her ayrıntıda kendine önemli yer bulan Tıp mesleği, günümüze kadar kendini geliştirmeyi, teknolojiye ayak uydurmayı başarmış ve başarmaya devam edecek kutsal meslekler arasında her zaman kendine yer bulmaktadır.
Geçmişten beri süre gelen bu kutsal meslek, insanlara şifa kazandırmak adına birçok tedaviye başvurmuştur. Bunun başlıca en basit örneği, halk dilinde Otacılık olarak adlandırılan bitkisel tedavidir. Dünyada her türlü hastalığın bir tedavisi mevcut olduğu noktasında hemfikir olursak, doğa bize bu hastalıkların tedavisini sunmaktadır. Günümüzde de ilaç olarak kullandığımız maddelerin özünde bitkisel ve kimyasal tedavi saklıdır. Yalnız unutulmamalıdır ki bütün kullanılan ilaçlarda da olduğu gibi yanlış kullanılan bitkisel ilaçlarında vücuda yararı olmayacaktır. Bu nokta da bitkisel ilaçlar kullanılırken bilen bir kişiye danışmak çok önemlidir. Bu yüzden biz doktorların bitkisel tedavi noktasında bilgi sahibi olmamız mesleğimiz noktasında zorunda olduğumuz bir ayrıntıdır.
Alternatif tıp olarak adlandırılan bu tedavi yöntemleri günümüz tedavi yöntemlerine yardımcı olduğu fark edilmiş ve tercih edilmeye başlanmıştır. Yalnız tekrar etmek isterim ki her ilaçta olan ölçü ayarlaması bu tip bitkisel tedavilerde de mevcuttur ve bu noktada bilen bir kişi gözetiminde uygulanması gerekir.
Alternatif tıp tabi ki de sadece bitkisel tedavi değil birçok tedaviyi de kapsar bunlar;
1. Homeopati: Benzerin benzerle iyileşeceği prensibiyle çalışır. Bitki, mineral, hayvan gibi materyallerin bir anlamda frekanslarını kullanır.
2. Nöral Terapi: Alman anestezist Huneke kardeşler 1920’lerde geliştirmiştir. Çoğunlukla cilde yapılan kısa etkili lokal anestezik iğneler bedenin network’ünü düzelterek çok etkili iyileşme sağlar. Özellikle migren, nöropati gibi ilaçla tedavi edilemeyen ağrılarda çözüm sağlar.
3. Akupunktur: Binlerce yıllık Çin deneyimine dayanarak tespit edilmiş, anatomik karşılığı da olan noktalara batırılan iğnelerle bedenin enerji akışını düzenler. Dünya sağlık Örgütününde (WHO) kabul ettiği bir çok hastalıkta kullanılabilir. Sadece kulak (Fransız DrNogier ekolü), el, ayak, burun çevresi, baş bölgesine yapılan mikrosistem akupunktur teknikleri vardır. İğne ile yapılması yanı sıra laser, bastırarak (akupressör), iğneye ısı ve elektrik vererek yapılabilir.
4. Refleksoloji: Ayak tabanında bedenin tüm yansıması noktalar olarak yer almaktadır. Binlerce yıldır uygulanan bu yöntemde ayakta hastalıklı organın karşılığı olan noktaya masajla organ olumlu etkilenir.
5. Proloterapi-Mezoterapi: İğneli tedavilerdendir. İğnelerin içinde dokuyu uyarıcı maddeler vardır. Kas- eklem ağrılarında çoğunlukla kullanılır.
6. Manyetik Alan Tedavisi: Elektromanyetik kirlilik günümüzde çok fazladır. Manyetik alan hücrelerimizin çalışması için çok gereklidir. Kirlenmiş alanımızın temizlenmesi için doğal düzeylerdeki manyetik alan uygulamasına dikkat edilmelidir. Her manyetik alan doğrudan beden uygulanmamalıdır.
7. Aile Dizimi: Alman Psikolog Bert Hellinger tarafından geliştirilmiş bir alan çalışmasıdır. Kişinin problemlerinin ailesel geçmiş bağlantılarının şifalandırılmasını sağlayan bir yaklaşımdır. Özellikle geçmişle kör bağlantısı olan kişilerde çok etkili çözümler sunabilir.
8. Hipnoz: Çevresel uyaranlara kendini kapatarak hipnozu yapan kişinin telkinlere açık olma halinin gelişmesidir. Böylece kişi olumlu etkilenir. Bir anlamda bilinçlilik vardır ve filmlerdeki gibi tam trans yoktur.
9. Manuel Terapi, Osteopati, Chiroterapi: Bedenimiz eklemler ve kaslarla dik dursa da hareketli bir sistemdir. Bu tedaviler bedene yaptırılan bazı hareketler ve dokunuşlarla bir çeşit dengeleme yaparlar. Özellikle omurga ağrılarında etkilidir.
10. Kinezioloji, O-Ring Test: Bedendeki sorunlu bölgelerde frekans değişir. Hiçbir makine kullanmadan test eden kişi ve hastanın frekansları kullanılarak elde edilen teşhis bazen tedavi yöntemleridir.
11. Fitoterapi: Binlerce yıllık deneyimle biriktirilen bilgiler ışığında ninelerimizin kullandığı bitkilerin, bilimsel düzeyde etkilerinin tanımlanarak tedaviye dahil olmasıdır.
12. Oksijen, solunum ve ozon: Oksijen bedenimiz için en gerekli gazdır. Tüm işlevler oksijen kullanarak olur. Oksijeni etkileyen bu yöntemler beden ve ruh halimizi de etkiler.